TYT- PARAGRAFI İKİYE BÖLME TEST-1( ONLINE)

Murat Menteş, “kelimeler nimettir, nimetle oyun olmaz” ifadeleri ile vurguladığı edebiyatı bir oyun olarak görmesine rağmen kelimelerin gücünün farkındalığındadır. (I)Dünyaya dair söyleyeceği sözleri, anlamı hem belirgin hem de müphem bir şablonun taşıyıcısı mizahi üslup ile şekillendirir. (II)Sıradanlaşmış bilinç katmanlarını söyleme dönüşmüş sözler ile aşmaya çalışan yazarın ilk romanı Dublörün Dilemması, isimden içeriğe ironik söylemin ayrıntıları ile örülü anlam evrenine sahiptir. (III)Postmodernizm ile oyunda oyunun uzamına dönüşen edebiyat, kapsayıcı yapısı, deneyciliği, yeni teknik kullanımı, eski biçim, üslup ve izlekleri yeni bağlamlarda sunması gibi özelliklerle yeni bir söyleme kavuşur. (IV) Küreselleşen, tüketime dayalı dünya tasarımına koşut biçimde ilerleyen sanat/estetik anlayışını benimser ve her türden öğeyi konu edinir. (V) Tüketim kültürüne eklemlenen yeni insan tipolojisi ile gerçeklik algısının yeni’den sorgulandığı kompleks yapının yaratıcılarından Murat Menteş, zaman, mekân ve kişilerin kullanımını çeşitli bağlamlar içinde sunarak okuru etkin biçimde anlam kurmaya davet eder.           

Yukarıdaki paragraf ikiye ayrılsa ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlar?

Postmodern yazında karşıtlıklar ilişkisi içinde belirli bir zaman ve durumun önsellenmesi işlevindeki ironi, gerçeğe tekâmül etmeyen ama gerçeği kuran dilin bir şey söyleyip başka bir şeyi kastetme değil; bir şey söylemeyip hiçbir şey kastetmeme/söylememe anlamındadır.(I) Bu bağlamda üst dil oyununa dönüşen ironide, bir şey söylenir; fakat başka bir şey/şeyler ima edilir.(II) Dolayısıyla ironi, özsel amacına hatta içkin ifade biçimine rağmen postmodern düşüncenin ciddiyeti ve gerçeklik kurgusunun temelsizliğine karşı kullandığı bir araçtır, hiçbir amacı yoktur.(III) İroni, içkin amacına rağmen içinde yer aldığı düşüncenin amacına hizmet eder. ‘Söylenen’ ile ‘söylenmek istenen’ arasındaki çatışma, ironinin araç niteliğinden sıyrılarak oyuna asıl rengini veren başat ve kurtarıcı bir öğeye dönüşmesini sağlar. (IV)Eserde ironik söylemin ikinci kodu, bir isim tamlaması olan romanın adı ile verilir: Dublörün Dilemması.(V) Bu kod içerik, zaman, mekan, kişiler, izlek ve söylem olmak üzere tüm unsurları açar niteliktedir.    

Yukarıdaki paragraf ikiye ayrılsa ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlar?

Ruhi Mücerret‟te çoğulculuğun izlerini kitabın kapağından başlayarak fark etmek mümkündür. (ı) Mavi bir zemin üzerine yerleştirilmiş sarı bir tüfek, Western tarzı yazı stili ile kaleme alınmış yazar ismi, kitap adının altına iliştirilmiş bir epigraf, eski bir kumandasız televizyon ve onun içerisinde bir yüzü Cüneyt Arkın, bir yüzü Orhan Gencebay, bir yüzü de karıncalı televizyon ekranı olan bir hologram ve son olarak televizyonun altına yerleştirilmiş bir dantel örtü…(ıı) Kitabın arka kapağında ise, romanı tanıtma maksatlı yazılmış, sorulardan oluşan bir metinle, romanla ilişkilendirilebilecek bir beyin, matkap ve uçak resmi... (ııı)Bütün bunlar sadece okurun/alıcının merakını artırma amaçlı bir satış stratejisinin parçaları değil aynı zamanda çoğulculuğun da belirgin göstergeleridir. Kapakta birbirinden alakasız pek çok unsur iç içedir.( ıv) Eserin kapağındaki bu renkli ve çoğulcu yapı, metnin içerisinde de sağlam bir kurgu içerisinde kendini göstermektedir.(v) Mikhail Bahtin‟in “karnavallaştırma” olarak adlandırdığı, dünyanın düzenini alt üst etme, birbirine benzemeyen ve gerçek dünyada az rastlanan öğeleri yan yana getirme, kuralları ve bu kuralların uygulamalarını alma ve egemen görüşe karşı olma eğiliminin izdüşümlerini romanda birebir görmek mümkündür  

   Yukarıdaki paragraf ikiye ayrılsa ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlar?

Saussure’e göre dil, toplumsal bir olgudur ve içindeki karşıtlıklarla anlamlı kılınır. (I)Yani bir ağacı anlamlı kılan şey, ağaç olmayan şeylerdir. (II)Ona göre, dilin en belirleyici niteliği, diğerlerinin olmadığı şey olmasıdır. (III)Saussure, dili göstergelerden oluşan bir dizge olarak kabul eder.(IV) İletişimi sağlamak için çeşitli gösterge dizgelerinin kullanıldığını ve bu dizgelerin, ileride kurulacak bir bilim dalı olarak söz ettiği “göstergebilim” başlığı altında incelenebileceğini belirtir. (V) Saussure’den sonra ortaya çıkan ve göstergebilim (sémiologie, sémitique) adı verilen bilim dalının tanımını kendisi, “toplumsal yaşamın ortasında göstergelerin yaşamını inceleyen bilim olarak yapmıştır.  Saussure, dilin de bu bağlamda ele alınması gereken ve diğer dizgelerin anlaşılmasını kolaylaştıran önemli bir gösterge olduğunu ifade eder.

Yukarıdaki paragraf ikiye ayrılsa ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlar?

Bir anlatıda yer alan kahramanlar, gerçekleştirdikleri eylemlerle tanındıkları ve var oldukları için “eyleyenler” terimiyle anılırlar. (I) Greimas’a göre “eyleyen” tanımı, kişi tanımından çok daha kapsamlıdır. (II) Ona göre, yapıtların içindeki kişiler, psikolojileri ve karakterleri ile değil, yaptıkları eylemler bakımından önemlidir. (III) Yani kişilerin ne olduğu değil de ne yaptıkları daha önemlidir. (IV) İlk kez Fransız dilbilimci Lucien Tesnière’nin kullandığı “eyleyen” sözcüğü, bir dilbilim terimi olarak “eylemin belirttiği oluşa etken ya da edilgen biçimde katılan varlık ya da nesnelerin her biri anlamına gelir. (V)Yani eyleyen, eylemde bulunan ya da eyleme maruz kalan demektir.    

Yukarıdaki paragraf ikiye ayrılsa ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlar?