2024 TYT PARGRAFTA DÜŞÜNCENİN AKIŞINI BOZAN CÜMLE TEST-1( ONLİNE)

(I)Alev Alatlı’nın yazarlık serüveninde çeviri türü önemli bir mihenk taşını oluşturur. (II)Düşüncelerini önemsediği, değer verdiği Edward Said’den yapmış olduğu çeviriler, onun yazarlık deneyiminin ilk adımlarıdır. (III)Yazarın bu türde eser vermesi bir deneme niteliğinde kalmış, bu kitabın da basımı bir daha yapılmamıştır. 1935’te Filistinli Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak Kudüs’te doğan ve 2003 yılında ölen Said, uzun yıllar sürgündeki Filistin Ulusal Konseyi’nin üyesi olarak kalır. (IV) Batı’da, Filistin’in kendi kaderini tayin etme hakkını savunan hareketin sözcülüğünü yapar. (V) Doğu-Batı karşıtlığını reddeder. Doğu hakkında bilgi edinme sürecinin, Doğu üzerinde iktidar kurma sürecine eklendiğine inanır.  

Yukarıdaki paragrafta hangi numaralı cümle düşüncenin akışını bozmaktadır?

   

(I)Ruhi Mücerret’te çoğulculuğun izlerini kitabın kapağından başlayarak fark etmek mümkündür. (II) Postmodernizmin en temel özelliklerinden biri çoğulcu bir tavrı öne çıkarmasıdır. Mavi bir zemin üzerine yerleştirilmiş sarı bir tüfek, Western tarzı yazı stili ile kaleme alınmış yazar ismi, kitap adının altına iliştirilmiş bir epigraf, eski bir kumandasız televizyon ve onun içerisinde bir yüzü Cüneyt Arkın, bir yüzü Orhan Gencebay, bir yüzü de karıncalı televizyon ekranı olan bir hologram ve son olarak televizyonun altına yerleştirilmiş bir dantel örtü… (III)Kitabın arka kapağında ise, romanı tanıtma maksatlı yazılmış, sorulardan oluşan bir metinle, romanla ilişkilendirilebilecek bir beyin, matkap ve uçak resmi... (IV)Bütün bunlar sadece okurun/alıcının merakını artırma amaçlı bir satış stratejisinin parçaları değil aynı zamanda çoğulculuğun da belirgin göstergeleridir. (V)Kapakta birbirinden alakasız pek çok unsur iç içedir.

Yukarıdaki paragrafta hangi numaralı cümle düşüncenin akışını bozmaktadır?

   

(I) Marxist felsefe, bir dialektik materyalizm'dir, dialektik'in tarihe uygulanması olan tarihsel materyalizm'dir. (II)Buna göre, dialektik, marxist felsefenin yalnızca bir yöntemi değil, aynı zamanda onun tüm sistemini oluşturan bir temel mantıktır, bir düşünme biçimidir. (III)Bundan ötürü, marxist felsefe, temelde bir dialektik'dir. (IV) Hegel felsefesi , klasik Alman felsefesinin yalnız son halkası değil, aynı zamanda bu felsefenin ulaştığı doruk noktasıdır. (V) Marx, Engels ve Lenin bu dialektik'e sıkı sıkıya bağlıdır.    

Yukarıdaki paragrafta hangi numaralı cümle düşüncenin akışını bozmaktadır?

 

(I) Felsefeci olarak, zaman zaman "büyük problemleri" işlemek riskine atılmak gerekir. (II)Yoksa günün birinde felsefe eğitimimizin kaynağında yer almış şeyin yanından geçer gideriz. (III)Benim görüşüme göre, sıkıntı problemi bu büyük sorunları barındırır ve sıkıntıya dair bir çözümleme, varoluş koşullarımıza ilişkin asli bir şeyi bize açınlayacak bir doğada olmalıdır. "Olmak/Varlık"ın ne anlama geldiği üstüne kafa yormak bize geri adım attırmaması gereken bir görevdir - zaten bunu yapamayız. (IV)Büyük sorular illa da ebedi sorularla kesişmez, zira sıkıntı ancak birkaç asırdır merkezi kültürel bir fenomendir. (V)Varoluşumuz üzerine kafa yorma zorunluluğunun çeşitli sebepleri olabilir ve bu düşünüş en farklı yolları tutabilir, ama böylesi varoluşsal tecrübelerin ayırt edici özelliği, bunların zorunlu olarak kendi öz varlığımızı soru konusu yapmalarıdır. Derin sıkıntı bu varoluşsal tecrübelerden biridir. Örneğin John Hellesnes'in yazdığı gibi: Sıkıntıdan daha çok, gerçek bir varoluşsal deprem yaratan başka ne vardır  

Yukarıdaki paragrafta hangi numaralı cümle düşüncenin akışını bozmaktadır?

       

(I)Sık sık, nüfusun yaklaşık %10'unun yaşamları boyunca depresyona maruz kaldığını duyarız. (II)Yaptığım küçük nabız yoklaması sırasında, kadınlardan daha çok erkekler sıkıldıklarını doğruladılar. Çok yaklaşık da olsa bu tahmin, bana gayet makul görünüyor. Derin sıkıntı ile depresyon arasındaki fark nedir? Burada hudutların son derece oynak olduğuna inanma eğilimindeyim. (III)Ayrıca nüfusun %100'ünün hayatları boyunca sıkıntıya maruz kaldığına inanma eğilimim de var. (IV)Sıkıntı herkesin kendi mizacına göre gösterdiği kişisel bir tepki olarak anlaşılamaz. (V)Bu, tek bir açıklamaya indirgenmek için fazla geniş bir fenomendir. Sıkıntı sadece içsel bir hal değil, ama ayrıca toplumun bir karakteristiğidir, zira sıkıntının sızdığı sosyal uygulamalara katılırız.   Yukarıdaki paragrafta hangi numaralı cümle düşüncenin akışını bozmaktadır?